Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu (FDG) Genel Başkanı Kemal Karabulut, 13 Eylül’de Berlin’de düzenlenen 1. Berlin Alevi Kültür Festivali‘nin açılışında yaptığı konuşmada, festivalin yalnızca bir şölen değil; Dersim’in belleğini, Alevi kimliğini ve yok edilmeye çalışılan kültürel mirası gelecek nesillere aktarmada önemli bir rol üstlendiğini vurguladı. Binlerce canın katıldığı etkinlikte Karabulut, diaspora koşullarında kimlik ve inanç mücadelesinin önemine dikkat çekerek, Aleviliğin anayasal güvence altına alınması gerektiğini dile getirdi. Festivalin, kültürel buluşmanın yanı sıra politik bir hafıza mekânı işlevi gördüğünü ve dayanışma duygularını güçlendirdiğini ifade etti.
Kemal Karabulut konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
Ceniku, cenekene semti, cencene, Cuamerdene,
Ap u werezayane, Xal u derezayene, sıma pero xer ame.
Sevgili dostlar, değerli canlar,
Sizleri Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu adına sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Hoş geldiniz!
Bugün burada yalnızca bir festival yapmak için toplanmadık. Elbette coşacağız, eğleneceğiz ve lokmamızı paylaşacağız. Ama asıl sebebimiz daha derindir: Köklerimize sahip çıkmak, belleğimizi canlı tutmak, yok edilmek istenen kimliğimizi geleceğe taşımaktır!
Alevi olmak, Dersimli olmak sadece bir kimlik değil; adaletin, eşitliğin, insan sevgisinin yolunda yürümektir. Biz, bu onurlu mirasın taşıyıcılarıyız. Bu festival, sazımızla, semahımızla, sohbetimizle, lokmamızla işte bu değerleri sokağa, meydana, hayata taşımaktadır.
Ama şunu unutmayalım: Bizler bu kültürü kendi topraklarımızda özgürce yaşama imkânı bulamadık. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti devleti bizlere kendi yurdumuzda özgür bir yaşam hakkı tanımadı. Soykırımlarla, baskılarla, asimilasyon politikalarıyla inancımız, dilimiz, tarihimiz yasaklandı. Ekonomik çıkmazlara, zorunlu göçlere mahkûm edildik. Ve işte bu yüzden, bugün binlerce kilometre ötede, gurbette varlığımızı yaşatmaya çalışıyoruz!
En büyük yaralarımızdan biri ise dilimizdir. Kırmancki, yani Zaza’ca, yok oluşun eşiğine sürüklenmiştir. Dil giderse, hafıza gider; hafıza giderse biz de yok oluruz! Bu yüzden anadilimizi yaşatmak sadece kültürel bir tercih değil, bir varlık ve onur mücadelesidir!
Bu nedenle sizlere kendi anadilimde, Zaza’ca da kısaca seslenmek istiyorum:
“Dostene,
Ewro na festivale de ma ameyme te ri. cemal u cemal´e jumunde niyadame. Haskerdena ho saneme pé, phoşt ho saneme phoşta zumini.
Tedüsteni u yerxateniya ho berzkerime.
Ma ho bızanime ke, sarr ki Ma bızano!
Saire ma o kamıl…. Sey Qaji cıka wes vato:
Her vas koka ho sero roene
Her thair zone hode waneno.
Türkade devlete hata na roze xeyle xoverdo ke, kulture Ma, Kamiya Ma werte ra wedaro. Na itiqat u Kamıya ma, hên mıqerrem biyê ke, hata nıka tey bas nêkerdo… Qarşuye na dısmenen u bebextende ma ewro nıka telewederime…. Wame zulme sıma endi beso! cawerde na dısmeneni! şene mara berê waur!
Sevgili canlar,
Bugün buradan, “Terörsüz Türkiye, demokrasi ve kardeşlik” masalları anlatanlara sesleniyoruz!
Evet, biz o coğrafyanın her karışında barış, demokrasi ve eşitlik istiyoruz. Ama unutmayın: Bizim talebimiz nettir, vazgeçilmezdir, asla geri adım atmayacağız!
Özgün Dersim için demokratik statü, eşit yurttaşlık ve kimliğimizin güvence altına alınması! Bu talep bir hakikat, bu talep bir var oluş çağrısıdır!
Dersim görmezden gelinemez, Dersim susturulamaz!
Başta Dersim 38 Tertelesi olmak üzere, kanayan yaralarımızla yüzleşmeden bu topraklarda kimse bize gerçek barıştan söz edemez!
Ve buradan bir kez daha haykırıyoruz:
Aleviliği, Kültür Bakanlığı’nın bir alt birimine sıkıştırmaya asla izin vermeyeceğiz!
On yıllardır dile getirdiğimiz talebimiz bugün her zamankinden daha gür bir sesle yankılanıyor: Alevilik resmen tanınmalı, Anayasal güvence altına alınmalıdır!
Değerli canlar,
Bu festival yalnızca bir şölen değil; bizim için bir hafıza mekânıdır, bir var olma çığlığıdır! Diaspora, yalnızca bir kayıp değil; Almanya’ya ve Avrupa’ya göç, her şeyden önce bir direnç, bir varlık ve yeniden doğuş mücadelesidir. Biz burada köklerimizi yeniden yeşertiyor, yaşadığımız topluma da kendi renklerimizi katıyoruz.
O halde gelin, bu festivali sadece bir bayram değil, ortak bir söz, ortak bir yol, ortak bir direniş olarak görelim. Geçmişimizi unutmayalım, birbirimize daha sıkı sarılalım, geleceğe umutla yürüyelim!
Var olalım! Direnelim! Çoğalalım!
Hepinize teşekkür ediyor, festivalimizin birlik, kardeşlik ve dostluk içinde geçmesini diliyorum.
Sıma perunere berx u darena mı esta.
Wes u war be!









