İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Yenidoğan çetesi davası | Fırat Sarı: Bu sistemi ben kurmadım hep vardı

Yenidoğan çetesi davasında, örgüt lideri olduğu iddiasıyla yargılanan Fırat Sarı savunmasını yapıyor. Sarı: “Bu sistemi ben keşfetmedim, bu sistem zaten vardı” dedi. Duruşma 26 Kasım’a ertelendi.

Yenidoğan çetesi davası altıncı gününde devam ediyor. Bugün devam edecek olan duruşmada iddianamede örgüt lideri olduğu iddia edilen Fırat Sarı savunmasını yaptı. Dava Sarı’nın 7 saat süren savunmasının ardından 26 Kasım Salı gününe ertelendi.

​​Devletle bağım vardı

Sarı, savcının tehdit edilmesinden sonra kamuoyunda tepkilerin arttığını olayla ilgili bütün gerçeğin ortaya çıkmasını istediğini söyledi. Sarı,“Hayata karşı umudum kalmadı” dedi. İddia edildiği kadar bir parasının olmadığını söyleyen Sarı, şunları kaydetti:

“17-18 yaşında Tıp Fakültesine başladım. Üniversitede bir gösteriye katıldım ve terör örgütü üyeliğinden ceza aldım, cezaevinde yattım. Olduğum örgütte var olmaktan çok pişman oldum çıktım. Örgütü benim kadar iyi kimse bilemez. Daha sonra ayrıştım ve güvenlik güçleriyle görüşmeye başladım. FETÖ dönemine kadar devletle bağlantım vardı.Bu yaşananları herkesten gizlemek istedim. Devletle bağım koptu. Ben mesleğimi çok seviyorum, hekim olmayı çok seviyorum. O dönemlerde her şeyimi kaybettim. Bütün insani değerlerimi kaybettim, bir hiç kaldım.”

İş teklifi geldi

Esenyurt Devlet Hastanesinde zorunlu hizmetini yaptığın ardından da Reyap Hastanesinde işe başladığını anlatan Sarı, “Esenyurt’un sosyo ekonomik durumu düşüktü. Hastanenin ekibi çok yetersiz, oradan sevk ediliyordu. Orada Medihouse Tıp Merkezi, Avrupa Tıp Merkezi, aklıma gelmeyen bir sürü tıp merkezi var. Bebek kötüyse oradan sevk hatta ben kendim bile götürürdüm. Orada da çok iyi çalışınca bana oradan iş teklifi geldi. İşletmeci olmam için. Önce işletme nedir diye baktığımda, sadece yenidoğan değil, kulak burun boğaz, göz, fizik tedavi… Hatta fizik tedavi, en çok işletmenin olduğu bölüm. Bu yola baktığımda yapabilir miyim diye düşündüm ve böyle başladım.”

Hastaneler işletme istiyor

“Bu operasyon süresince A Hastanesi dahil birçok hastaneden teklif aldım ama ‘yoğunuz’ diyerek kabul etmedim. Özel sağlıkta her yerde olan bir durum bu. Hastaneler neden işletme istiyor? Onu da anlatayım. Çalışan hemşire ve hekim bulmak zor. Diğer konu ise bunların ücretiyle ilgili. Özellikle hemşirelerin maaşlarında bir sorun var. Maaşlar genelde asgari ücretin biraz üzerinde. Aldıkları büyük sorumluluklara rağmen yargılanan hemşireler asgari ücretten biraz fazlaya çalışıyor. Birine fazla maaş verdiğinde bu sefer iş ortamındaki denge bozuluyor. Diğer yandan hasta sorunu var. Ben özel hastanelerden yanayım. Bu yerler insan sağlığını önemsiyor ama aynı zamanda para kazanmak istiyorlar. Doğru yönetilmeleri de çok önemli çünkü küçük bir olay bile korkunç boyutlara ulaşabiliyor.”

Ben keşfetmedim bu sistem hep vardı

“İstanbul’da her taraf işletme. Benden önce de birçok kişi bu işi yapıyordu. Sözleşme ise ‘hizmet işbirliği sözleşmesi’ olarak adlandırılıyor. Bu sözleşmeyle her şey hastaneye aitti; doktor, hemşire vs., tamamen hastanenin kendi kurumsal sistemi aynen çalışıyordu. Bu sistemi ben keşfetmedim, bu sistem zaten vardı.”

“112 dışında sevkleri tıp merkezlerinden aldık. Diğer türlü, 112’de kimseye rüşvet vererek hasta almadık. Bugün siz 112’yi ararsanız, bir tuşla sistem yanıt veriyor. 2023 Temmuz’da operasyon başlamıştı. Bu tarihten sonra kaç hasta sevk edildiği bilgisine 112’den ulaşabilirsiniz. Üstelik hastanın gideceği yere hasta yakını karar veremez. İstanbul’daki hastanelerin durumunu size şöyle özetleyeyim hor görülen sevk sistemi için beni milletvekilleri de arardı, herkes aradı. Çünkü yoğun bakımda yer yoktu”

Sarı, telefon dinleme kayıtlarının belli yerlerinin kesildiğini ve özel hayatıyla ilgili şeylerin de kamuoyuna yansıtıldığını söyledi.

Hastane ilacı kullanmak istemez

SGK dolandırıcılıkla suçlandık. ‘Hastaları uzun yatırdınız, epirkzini yanlış yazdınız’ vs. dendi. Hekim belirler bunu. İlaç kullanma konusunda SGK ilaç için ilaç parasıdan daha azını ödüyor hastane ilacı kullanmak istemez ki zarara uğrar hastane. İlaçların toplanmasıyla ilgili genelde merkezde toplanmasıyla ilgili bir kez öyle bir şey söyledim. 300-500’e satılmış.

O ilaçlar uygun taşıma koşullarında taşınmazsa bozulur o ilaçtan şifa bekleyen hasta için ölüm olur. İlaçların satılmasıyla ilgili yurt dışıyla bir bağlantı var bunun açığa çıkması lazım. 300 lira 500 lira için neden bu yapılmış. Bir hastane sahibi neden bir bebeğin ilacını kısıtlasın. Vicdanı geçtim, iyi hizmet verdikçe prestij kazanacak. Benim ismim duyulsa ne olur? Böyle bir riske niye gireyim.

CİMER’e yapılan şikayetin siyasi olduğunu düşünüyorum

CİMER şikayetini yapan adam (Deniz Korkmaz) benim evladımdır, yanımda taşıdığım adamdır. Şikayeti 2023’te yapmış. Deniz aşırı solcu olan biri. Üslup Deniz’in üslubu değildi. Gözünün önünde bir sürü bebek ölmüşse, sen neden bu hastanede çalışmaya devam ediyorsun. Deniz’in bunu siyasi eylem olarak yaptığını düşünüyorum. Başka türlü açıklayamıyorum. Vatan Emniyet’e giderken diğer arkadaşlara, ‘Ben bir şey yaptım, hepinizi yaktım ama bunu sisteme patronlara karşı yaptım’ demiş. Bunu siyasi bir amaçla yaptığını düşünüyorum.”

Sarı’nın savunmasının ardından mahkeme duruşmayı 26 Kasım’a erteledi. Mahkeme tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına hükmetti.

İddianamede neler var?

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 1399 sayfalık iddianamede, sanık doktor Fırat Sarı’nın elebaşı olduğu suç örgütünün sevk ve idaresini sanık doktor İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir’in yaptığı belirtiliyor.

İddianamede, suç örgütünün esas amacının, işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf edip doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yapıp, Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK) üst sınırda ödeme almak olduğu kaydediliyor.

Sanıklar tarafından hasta bebeklerin durumunun olduğundan daha ağır gösterildiği, olması gerekenden daha uzun süre yatışlarının sağlandığı belirtilen iddianamede, bu şekilde SGK’den yüksek ücret tahsil edildiği ve bazı hasta yakınlarından fazla para alındığı anlatılıyor.

Bebek hastaların uygun sağlık hizmeti almasını sağlayacak hastanelere sevki yerine şüphelilerin seçtiği, örgüt adına karlı görünen hastanelere yatırıldığı aktarılan iddianamede, karın çoğunun sağlık çalışanı olan örgüt üyesi sanıklarla paylaşıldığı ifade ediliyor.

Esas amacın, bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi değil, maddi açıdan en fazla kazanç elde edilmesi olduğu iddianamede bildiriliyor.

İddianamede, sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen için “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “nitelikli dolandırıcılık” ve “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak” suçlarından 10 kez, “resmi belgede sahtecilik” suçundan da 11 kez uygulanmak üzere, toplam 177 yıl 6’şar aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapis cezası talep ediliyor.

Sanık Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi”, “kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık”, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” ve “resmi belgede sahtecilik” suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis isteniyor.

Diğer sanıklar hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülüyor.

İddianamede, “dolandırıcılık” suçu işlenerek maddi menfaat temin edilen sorumlu hastaneler ve şirketler için de tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, bunların kapatılıp mal varlıklarına el konulması talep ediliyor.

Soruşturma kapsamında, İstanbul’da 9, Tekirdağ Çorlu’da 1 hastanenin ruhsatı iptal edilmiş, bu hastanelerde tedavi gören bebekler ve hastalar ambulanslarla kamu hastanelerine sevk edilmişti.

Mission News Theme by Compete Themes.