Muharrem Ayı Neden Sessiz Geçer?
Alevi Muharrem Orucu: Cana Saygı, İçe Dönüş ve Sadeleşme Felsefesi
Muharrem ayı, Alevi inanç ve yaşam biçiminde, yalnızca bir takvim dönemi değil; insanın içe döndüğü, ruhunu ve nefsini terbiye ettiği, canla ve doğayla ilişkisini yeniden hatırladığı kutsal bir zaman dilimidir. Sessizlikle geçirilen bu dönem, sadece dışsal bir yas değil, derin bir arınma ve sadeleşme sürecidir. Muharrem orucu ise bu dönemin kalbinde yer alır: nefsin dizginlenmesi, doğayla uyum, cana saygı ve vicdani bir farkındalık hâlidir.
Muharrem Ayının Sessizliği ve Anlamı
Alevilikte Muharrem ayı, bir yas tutmaktan çok, sessizlikle derinleşmenin ve hakikate yaklaşmanın bir biçimidir. Sessizlik burada yalnızca dışsal bir durgunluk değil, zihnin, kalbin ve nefsin susmasıdır. İnsan, bu sessizlikte kendi iç yolculuğuna çıkar. Göstermeden, konuşmadan, sadece hissederek ve fark ederek yaşamayı deneyimler. Çünkü hakikat, çoğu zaman sessizlikte duyulur.
Muharrem Orucunun Felsefesi
Muharrem orucu Alevi inancında Tanrı’ya sunulan klasik bir ibadet biçiminden öte, bireyin kendine dönmesi, doğayla ve varlıkla olan bağlarını onarmasıdır. Oruç, kişinin kendi nefsini dizginlemesi, arzularını gözlemlemesi ve sadeleşmesiyle ilgilidir.
Uygulama Biçimi ve Yasaklar
Muharrem orucu, sadece aç kalma hali değildir. Tek öğün yemekle, hayvansal gıdalardan, nefsani davranışlardan ve teknolojik karmaşadan uzak durularak geçirilen bir dönemdir.
– Tek öğün gün batımında yenir. Sahur yapılmaz.
– Hayvansal ürünler tüketilmez. Et, süt, yoğurt, peynir gibi ürünlerin yanı sıra yumurta da yenmez.
– Soğan ve sarımsak gibi nefsani duyguları tetikleyen gıdalardan uzak durulur.
– Bir soğanın başı bile kesilmez. Kesici aletler kullanılmaz.
– Tatlılardan ve aşırı işlenmiş yiyeceklerden uzak durulur. Nefsin arzularından arınmak amaçlanır.
– Dilin orucu tutulur. Kalp kırıcı sözlerden uzak durulur.
– Gürültüden, teknolojiden uzak kalınır. Sessizlik içsel dönüşü destekler.
Doğayla Bütünleşme: Yürüme, Sessizlik ve Meditasyon
Bu dönem aynı zamanda bir doğa ile bütünleşme zamanıdır. Gün doğmadan yapılan sessiz yürüyüşler, kuş sesleri ve rüzgârla uyumlu meditasyonlar, zihnin susup doğanın konuşmasına izin verir. Alevilikte doğa, Tanrı’nın dili gibidir.
Hastalar ve Orucu Tutamayanlar İçin Yaklaşım
Alevilikte, zorlayan, bedene zarar veren hiçbir ibadet makbul değildir. Hastalar, ilaç kullananlar veya yaşlılar orucu farklı şekilde tutabilir:
– Sade ve az yemekle,
– Hayvansal ürünleri bırakıp,
– Ruhsal niyetle yaşamı sadeleştirerek,
– Teknolojiden uzak durarak oruca katılabilirler.
Ruhsal ve Toplumsal Anlam
Muharrem orucu bireysel bir ibadet değil, toplumsal bir duruş biçimidir. Cana kıymamayı, haksızlığa boyun eğmemeyi ve vicdanı ayakta tutmayı ifade eder.
Sonuç
Alevi Muharrem orucu görünürde bir yas gibi dursa da, özünde derin bir diriliş, sadeleşme ve bütünleşme halidir. Nefsin arzularına yön veren alışkanlıkların gözlemlenmesi, cana saygı, doğayla barışık bir yaşam ve sessizliğin bilgeliği ile yeniden doğuştur.
İsviçreden, Yazar: Suna Doğan