MÜCADELECİ GÜÇLÜ BİR KADIN, SATİ BOZKURT
kocaelide yaşayan değerli hemşerilerimizden Satı Bozkurt hemşerimizle Kocaelindeki evinde sohbet ettik. mücadele içinde geçen hayatını paylaştı bizlerle bizde kendisininde iznini alarak sohbetimizi sizlerle paylaşmak istedik.
SEVGİ İLE SABIRLA GELEN MUTLULUK
1974 Tokat doğumlu olan değerli hemşerimizin 2 çocuğundan birisi talihsiz bir sebeple engelli doğmmuş tüm müdahelelere rağmen doktorlar tarafından yürüyyemeyeciği söylenmişti. tıbbın çare bulamadığı bu talihsiz hastalıkla 18 yıl sevgi ve sabırla mücadele etmiş ve sonunda bu hastalığıda anne şefkatı ile yenmeyi başarmıştı değerli hemşerimiz Satı Bozkurt
CHP KADIN KOLLARINDAN KURULTAY DELEGELİĞİNE
2009 – 2010 yılları arasında içinde sadece mücadeleci, güçlü 40 kadının oluşturduğu bir gurupla seçimlere girmek ve bu kırık kadınlarında aralarından seçilen birini 40 kadın gücü ile destekleyerek siyasi arenada hizmet sunmak için hazırladığı projeyide CHP genel merkezine, genel başkanına kadar götürdü. bu proojenin tüm akil insanlar tarafından da olumlu görülmesine rağmen sonunda Erkek egemenliği altında bu proje rafa kaldırılmış. değerli hemşerimiz Satı Bozkurt bu olumsuz örneklere rağmen mücadelelerinden vazgeçmemiş kendi deyimiyle babasından aldığı siyasi anlayışla mücadelelerine halan aktif olarak devam ediyor. CHP Mkadın kollarında başladığı aktif siyasi mücadelesini partinin birçok departmanında fiilen çalışmış bu günlerde CHP Kocaeli Kurultay delegesi olarakda devam ediyor. mücadelenin birçok aşamasında aktif olarak çalışan Satı Bozkurt (ADD) Atatürkçü Düşünce derneği’nde aktif üyeliği ve Tokat Turhal Çayıraltı köyü dernek yönetim kurulunda mücadelesine devam ediyor.
AŞILMASI GEREKEN EN BÜYÜK ENGEL KADIN KOLLARI VE KADIN KOTASI
Uzun yıllardır özel hayatında, iş hayatında, derneklerde ve siyasi mücadele içinde aktif olan hemşerimiz Satı bozkurt ile yaptığımız sohbet tadındaki söyleşimizde hemşerimiz derneklerdeki kadın kolları ve siyasi partilerdeki kadın kolları prosüdürünün büyük sorun olduğunun altını sıkça ve kalınca bir şekilde belirtiyor. kadınlarımızın artık bir birey olduğunu, bir beyin olduğunu kabullenmek gerektiğini vurguluyor. hayatın her aşamasında kadın varlığını kabul ettirmeye çalışmakla hem kadınlarımızı bu alanlara çekmekte zorlanıyoruz, hemde büyük zaman kaybına uğruyoruz diyerek partilere ve derneklere bir çağrıda bulunarak bu ilk sohbetimizi tamamlıyoruz.