CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile dünkü görüşmesine ilişkin; “Biz kamuoyunun gündeminde ne varsa hepsini dün Sayın Erdoğan ile konuşma imkanı bulduk. Benim ortaya koyduğum gündemlerin tamamını kendisi ve heyetinde bulunan arkadaşlar not aldılar” dedi. Biz de Sayın Erdoğan’ın yapmış olduğu değerlendirmeleri dinledik. Ben dünkü toplantının Türkiye demokrasisi açısından önemli bir kilometre taşı olduğunu ifade etmek isterim” dedi.
DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile CHP genel merkezinde görüştü.
Yaklaşık 2 saat süren ziyaret sonrası basın mensuplarına açıklama yapan Özgür Özel, bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmeye ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Özel şunları söyledi:
“Siyasetçilerin el sıkışmadığı dönemlerin sonu demokrasi açısından hep felaket olmuştur”
Biz kamuoyunun gündeminde ne varsa hepsini dün Sayın Erdoğan ile konuşma imkanı bulduk. Benim ortaya koyduğum gündemlerin tamamını kendisi ve heyetinde bulunan arkadaşlar not aldılar.
Biz de Sayın Erdoğan’ın yapmış olduğu değerlendirmeleri dinledik. Ben dünkü toplantının Türkiye demokrasisi açısından önemli bir kilometre taşı olduğunu ifade etmek isterim. Siyasetçilerin el sıkışmadığı dönemlerin sonu demokrasi açısından hep felaket olmuştur. 1977 ile 80 arası iktidar ile ana muhalefetin el sıkışmadığı ve konuşmadığı bir dönemdi. Türkiye’de de ana muhalefet ile iktidarın ve bütün siyasi partilerin birbirleri ile konuşabilen, el sıkışabilen, her şeyde anlaşmak mümkün değildir ama tartışabilen bir çizgide kalmalarını son derece önemli buluyoruz. Dünkü konuşmalar ve tartışmaların bu anlamda nasıl sonuç verdiğini önümüzdeki günlerde, haftalarda, aylarda biz de takip edeceğiz. Siz de takip edeceksiniz.”
Namık Tan’ın görevlendirilmesi sayın Sezer’in bana teklifiyle olmuştur
Özel, Erdoğan görüşmesine CHP İstanbul Milletvekili Namık Tan’ın da katılması ve deprem bakanlığı önerisine ilişkin sorulara da şöyle yanıt verdi:
“Namık Tan ile ilgili merakı giderelim. Şöyle ifade edeyim. Ben Sayın Cumhurbaşkanını ziyaret etmeden önce seçilmiş son tarafsız Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer’e bir ziyarette bulundum. Ziyaretim hem kendisinin bana nazik kutlama mesajına teşekkür etmek içindi, hem de bir Cumhurbaşkanı ile yapılacak görüşmeden önce kendisinin önerilerini almak ve bazı sorularıma kendisinden yardım istemek üzereydi. Kendisini uyarısı bana şöyle oldu. Cumhurbaşkanlığının özel kaleminin ve protokol müdürlüğünün bir büyükelçi olduğunu, onun için benim de partimde bulunan büyükelçilerden birini görevlendirmek suretiyle bu protokol akışını, randevulaşmayı ve devamını özel kalemimizle koordineli bir büyükelçinin götürmesinin doğru olacağını ifade ettiler. Ben de partimizde görev yapan ve şu anda İstanbul Milletvekilimiz olan Namık Tan’ı bu konuda görevlendirdim. Kendisi de Cumhurbaşkanlığı Protokol Başkanı ve Özel Kalem Müdürü’yle dünkü görüşmenin detaylarını görüştüler. Heyet teşekkülü sırasında da kendi mesleki deneyimleri ve birikimleri gereğince görüşmeyi takip etmek ve gerekli notları tutmak üzere de Namık Tan’ı heyette bulundurduk. Kendileri de önce Sayın Elitaş, Sayın Cumhurbaşkanına eşlik ediyordu. Not tutma noktasında ilerleyen süreçte Sayın Cumhurbaşkanının daveti üzerine Özel Kalem Müdürü de eşlik etti ve böylece iki büyükelçinin görüşme ile ilgili not tuttukları süreci hep birlikte yaşamış olduk. İsim tercihini elbette ben yaptım. Milletvekili grubumuzdaki tek büyükelçidir kendisi. Ama bir büyükelçiyi görevlendirme önerisi kendi deneyim ve taktirleri ile Sayın Ahmet Necdet Sezer’in doğrudan bana teklifiyle olmuştur.”
“Deprem bakanlığını önerdim”
“Deprem bakanlığını önemsiyorum. Şöyle ifade edeyim. Biraz önce Sayın Eş Genel Başkanlara da bu konuda düşüncemi söyledim. Türkiye’de herkes kendine göre bir beka sorunu tarifi yapıyor. Kimi CHP’yi beka sorunu görüyor, kimi bir siyasi partinin bir belediyeyi kazanmasını bir beka sorunu görüyor. Kimi bir başkasında beka sorunu görüyor ama Türkiye’nin en önemli beka sorunlarından bir tanesi hazırlıksızlık yakalanılacak olan İstanbul depremidir. İstanbul depreminde milyonlarca kişi ölebilir. İstanbul depreminin yaşandığında eğer tam hazır değilsek Türkiye ekonomisi çöker. Türkiye’nin ayrıca finans dünyası ile irtibatı kesilir. Türkiye’nin bazı şirketlerinin yöneticilerini ve o şirketlerin yönetim merkezlerini kaybederiz. Türkiye’nin Avrupa ile Asya arasındaki bağlantısı ortadan kalkabilir. O şehre insani yardım ulaştırmak da imkansız hale gelebilir. Bu mesele ne iktidarın tek başına bir meselesidir. Ne o kenti yöneten belediyenin tek başına çözebileceği bir meseledir. Ne de muhalefete muhalefet alanı tanıyacak bir durumdur. Bu meselenin kendisi ülke için bir beka sorunudur. Bunun için de Sayın Erdoğan’a bir deprem üzerine, ismi doğrudan deprem bakanlığı olarak konur mu, yoksa doğal afetlerle mücadele ve depreme hazırlık bakanlığı mı olur ama bir bakanlık kurmasını önerdim. Dahasını önerdim, Meclis’te grubu bulunan bütün siyasi partilerden birer bakan yardımcısı talep etmesi durumunda ben partimden bir bakan yardımcısını görevlendireceğimi ve depreme meselesini siyaset üstü bir şekilde ele almanın, siyasetin kısır tartışmalarının dışına çıkarmanın, bir beka sorununu el birliği ile ortadan kaldırmanın önemine ilişkin değerlendirmelerde bulundum. Sayın Cumhurbaşkanı dikkatle takip etti, not aldı ve not aldırdı. Ancak bu konuda biliyorsunuz, Anayasa gereği yeni bakanlıklar kurulması kendi yetkisindedir. Kendi uhdesindedir. Nasıl bir adım atacağını bilmiyorum. Kurulmasını önemserim. Partimizden talep olduğu taktirde deprem bakanlığına bir bakan yardımcısı vermeyi de siyasi açıdan değil insani açıdan, vicdani açıdan ve o gün pişman olmamak için almamız gerekli bir sorumluluk olarak görürüm.“