Son dakika haberi… Türkiye, AKP’nin büyük kan kaybı yaşadığı 2019 yerel seçimlerinden bu yana muhalefet belediyelerine uyguladığı baskıya hemen her gün şahit olurken, bugün demokrasi tarihimiz için kritik bir gün yaşanıyor. 14 Aralık 2022 günü Türk siyasi tarihine utanç günü olarak geçti. İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun iptal edilen İstanbul seçimlerinin ardından YSK üyelerine “ahmak” dediği gerekçesiyle yargılandığı davada karar çıktı. Mahkeme, İmamoğlu’na 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verdi. Kararın Yargıtay tarafından onanması halinde İmamoğlu, siyasi yasaklı hale gelecek.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, 31 Mart seçimlerinin iptal edilmesinin ardından yaptığı basın açıklamasında YSK başkanı ve üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle ‘hapis’ ve ‘siyasi yasak’ talebiyle yargılandığı davada mahkeme İmamoğlu’na 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verdi. Öte yandan TCK’nin 53. maddesine göre de siyasi yasak geldi.
Kararın kesinleşmesi için istinaf mahkemesi ve Yargıtay süreçlerinin de tamamlanması gerekiyor.
17.50: Mahkeme İmamoğlu’na 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ve TCK’nin 53. maddesine göre de siyasi yasak geldi.
17.45 Nermin Abadan Unat’tan İmamoğlu’na destek…
Türkiye’de iletişim bilimlerinin gelişiminde en büyük pay sahibi isimler arasında başı çeken 101 yaşındaki Nermin Abadan Unat, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na destek için Saraçhane’deki belediye binasına geldi.
17.30: Mahkeme başkanı ‘yargılama sona erdi’ dedi. Karar vermek için 30 dakika ara verildi.
17.25: Avukat Kemal Polat, “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması bu davaya kadar bize hiç sorulmadı. Umarım bu 2 yıl 2 ay ceza vermek gibi bir şey değildir. Savunmamı burada bitiriyorum. Bu tavrım protesto olarak kayıtlara geçmesini istiyorum.
17.00: Avukat Gökhan Günaydın, “Yargıçlar kararlarıtla konulur siz bizim mütalaaların hepsine davayı uzatmaya yönelik dediniz. Bu duruşmanın dördüncü celsesinde mütalaa verildi. İddianamenin aynısı. Tanıklar getirdik. Sözlerin kime söylendiğini açıkça söylediler. Böylesine kritik bir davada savunmanın hazır değiliz demesine rağmen 3 saatlik süre tanınmasını kabul etmiyoruz. Türk yargı sistemine güveniyoruz diyerek son kararın çıkması için buradayız. Ekrem İmamoğlu Süleyman Soylu’ya cevap vermiş, eleştirmiş buna yönelik değerlendirmede bulunmuştur. Sözleri YSK üyelerine yönelik değildir. Seçim gecesi yaşananlara yalnız Türkiye değil tüm dünya şahit olmuştur. Seçilmiş başkan Ekrem İmamoğlu’na ahmak diyen Süleyman Soylu hakkında dava açılmış mıdır? Cevap veriyoruz. Hayır. Resen bir dava açılmış mıdır? Hayır. Cumhuriyet savcılarının görevidir. YSK üyelerinin bu konuda herhangi bir şikayet ve davaya katılma talepleri olmamıştır.
İBB Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’nun yukarıda içeriği ve amacı belirtilen konuşmasından beş gün sonra, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 4 Kasım 2019 tarihinde bir beyanda bulunarak, Kongre’de yapmış olduğu konuşmadan dolayı Müvekkil’e; “Avrupa Parlamentosu’na gidip Türkiye’yi şikayet eden ahmağa söylüyorum; bunun bedelini bu millet sana ödetecek. Yazıklar olsun” ifadelerini kullanmıştır.
Buradan açıkça anlaşılacağı üzere, Soylu’nun “Türkiye’yi şikayet eden ahmak” diyerek damgalamaya çalıştığı kişi Ekrem İmamoğlu’dur. Yani, “ahmak” sözcüğünü ilk kez kullanan, üstelik bunu seçilmiş bir belediye başkanına yönelten kişi Süleyman Soylu’dur.
Siyasi iktidarın ve Cumhur İttifakı’nın temsilcileri toplumun çeşitli kesimlerine her tür aşağılamayı, hakareti yapabilmeyi kendilerine hak sayıyor. İnsanların etnik kökenlerine, kültürel kimliklerine, inançlarına, cinsiyetlerine yönelik türlü hakaretlerde bulunuyorlar. Devletin kurumlarına, meslek odalarına, sivil topluma yönelik her tür tehdidi, şantajı, hakareti yapabiliyorlar. Buna karşın hiçbir sorgulamaya, cezaya uğramıyorlar. Yargı iktidarın yurttaşlara, meslek odalarına, anayasa mahkemesine varıncaya kadar tüm devlet kurumlarına yönelik ağır hakaretleri, mesnetsiz ithamları karşısında kör ve sağır kalıyor.
Erdoğan, Bahçeli, Soylu gibi iktidarın en tepesinde yer alan isimler yargının zırhı ve koruması altında, muhalefette yer alan siyasilerin ve seçmenlerin çoğunluğu temsil eden Millet İttifakı’nı “illet ve zillet” olarak kodlayarak, demokratik zeminde konuşabilecekleri en büyük rakiplerini düşmanlaştırmayı tercih ediyorlar. Düşmanlığa dayalı bu hegemonyayla yaratılan baskıcı iklimde iktidar, muhalefetten sivil topluma, meslek odalarından öğrencilere, kısacası halkın tüm kesimlerini boyunduruk altına almayı amaçlıyor.
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, partisinin grup toplantıları ile açılış ve mitinglerde yaptığı konuşmalarda, muhalefet partisi liderleri ile iktidarı eleştirenlere yönelik söylediği bazı sözleri, davanın konusunu oluşturan hakaret suçu bağlamında buraya alıntılamak zorundayız; ‘Ulan ahlaksızlar’, ‘adiler’, ‘cibilliyetsiz’, ‘zürriyetsiz’, ‘tezek’, ‘çamur’, ‘mankafa’, ‘alçak’, ‘affedersin Ermeni’, ‘şerefsiz’, ‘edepsiz’, ‘yalaka’, ‘geri zekâlı’, ‘vampir’, ‘dönek’, ‘virüs’, ‘soysuz’, ‘rezil’, ‘çakal’, ‘ölü sevici’, ‘terbiyesiz herif ‘, ‘İsrail dölü’.
Erdoğan ve Bahçeli Kılıçdaroğlu’nu Alevi kimliği üzerinden ötekileştirip düşmanlaştırıyor. Erdoğan, “tezek” dediği CHP’nin genel başkanını “biliyorsunuz Alevi” diyerek kimliği üzerinden ötekileştiriyor. Erdoğan Kılıçdaroğlu için “yalancının mumu yatsıya kadar yanıyor ama yatsıyla da alakası yok” sözlerini sarf ederek ayrımcı tutumunu derinleştiriyor. Bahçeli, elektrik faturasını ödemeyen Kılıçdaroğlu için “biz sana kandil gönderiyoruz, yak kandili, tak külahı, bak keyfine” diyerek kimliğine gönderme yapıyor. Süleyman Soylu, Kılıçdaroğlu için “kucaktan kucağa gezen ana muhalefet başkanı” yakıştırmasında bulunabiliyor. Yine Soylu Kılıçdaroğlu için, “plastik şova benziyor, şekilden şekle giriyor, uzay yaratığına benziyor” ifadesini kullandığı için herhangi bir işlem görmezken, bu sözlerin üzerine Soylu hakkında “aynaya bakıp konuşuyor” yorumunu yapan vatandaş hakkında iddianame hazırlanıyor.
Kendisine hakaret edildiği iddiasıyla Mahkeme’ye şikayet dilekçesi sunan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun konuşma ve sosyal medya hesaplarından yaptığı hakaretlerden bazılarını da, yine davanın konusu bakımından alıntılamak zorundayız;
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na; ‘Edepsiz, çirkef, sahtekar, düzenbaz, yalancı, şerefsiz, alçak, uzayda yaşamış olabilir mi? uzay yaratığına benziyor.’
3 Eylül 2019 tarihinde, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik olarak; “haddini hududunu bil, işini yap, ama işini yapmanın dışında başka işlerle uğraşırsan pejmurde ederiz”. Ardından 4 Kasım 2019 tarihinde dava konusu olan “ahmak” sözcüğünü doğrudan Sayın Ekrem İmamoğlu’na yöneltiyor.
Canan Kaftancıoğlu’na, ‘Terör örgütlerinin soytarısı.’
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’a; ‘Ben bu adamı insan yerine koymam. Bu hayvandan aşağı bir adamdır. Soros çocuğudur ve operasyon çocuğudur.’
TİP Milletvekili Barış Atay’a; ‘Senden tam tecavüzcü olur’
Gazeteci Müyesser Yıldız’a; ‘Terör sevicisi’
AKP Milletvekili Hakan Çavuşoğlu da İmamoğlu hakkında “alçak” sözünü rahatlıkla sarf edebiliyor. MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın Akşener hakkında “Evden kaçan kız tribi yapıyor, Fosforlu Cevriyelik taslıyor” ifadelerini kullanabiliyor. Siyasetin dilini kirleten bu isimlerin yaptıkları yeni değil. Bu kişiler geçmişte de birbirlerine hakaret ediyorlardı. Erdoğan Bahçeli’ye “zürriyetsiz, aile nedir bilmez” derken, Bahçeli Erdoğan’a “şerefsiz”, “İblis”, “alçak” diye sesleniyordu.
AKP Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmaz’ın, Mersin/Erdemli’de plaka kontrolü yapan polislere yönelik olarak sarfettiği ‘Terbiyesiz, şerefsize bak’ sözleri karşısında bir işlem yapılmış mıdır?
Aynı şekilde, AKP Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu’nun CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel’e “Ey be kahpe adam”, İstanbul Büyküşehir Belediye Ekrem İmamoğlu’na “Alçak” şeklinde hakaretleri karşısında açılmış bir soruşturma veya kovuşturma var mıdır?
Türkiye’yi yöneten bu kişiler, Türkiye’de yaşayan her gruptan insana hakaret ve aşağılama hakkını kendilerinde görüyorlar ve bunu yargı korumasına almış durumdalar. Bu tahakkümcü ve düşmanlaştırıcı yaklaşım sadece siyasetle sınırlı kalmıyor. Devlet kurumları, sivil toplum, meslek odaları ve vatandaşlara da yayılıyor. Bu adaletsizlik toplumun tüm alanlarına sirayet etmiş durumda. Bu gidişat, hem toplumsal yaşama hem de kurumlara ve adalete güveni derinden sarsıyor.
Öyle ki Bahçeli yargının en üst kurumu olan AYM’nin üyeleri hakkında hainlerle yan yana yakıştırması yaptı. “AYM öyle bir hale gelmiştir ki nerede bir hain, nerede Türkiye’nin kuyusunu kazmak için faal halde bulunan çapulcu varsa onlarla yan yanadır.” ifadesini kullanan Bahçeli hakkında soruşturma dahi açılmazken, kendisine hakaret eden Soylu’ya sözünü iade eden İmamoğlu ise tüm YSK üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla yargılanıyor.
Bu davanın bir tane gerçeği vardır. Süleyman Soylu İmamoğlu’na hakaret etmiş, İmamoğlu da ona karşılık vermiştir. Ancak bu gerçeği görmezden gelip, İmamoğlu’nu siyasi yasaklı hale getirmeye çalışmanın yargının siyasete kurban edilmesinden başka bir anlamı yoktur.
Bu dava İmamoğlu’nun yargılandığı değil adalete güvenin sınandığı bir davadır. Yargı bir hata yapmış, 31 Mart seçimlerini iptal etmiştir. Yurttaşlar siyasetin gölgesinde oluşturulan bu yargı kararına karşı yanıtlarını 23 Haziran’da vermişlerdir. Adalete güven ilk hatada sınanmış ve kaybetmiştir. Şimdi yargıya düşen ilk sınanmadan dersini çıkarmak ve adalete güveni tesis etmektir. Yargının gerçeği değiştirme değil hakkı teslim etme görevi vardır.
Deneyimli hakimler, savcılar, avukatlar, kısaca saçlarını adliye koridorlarında beyazlatmış, hukuk – siyaset ilişkisine dair çok şey görmüş geçirmiş yargı mensupları tarafından bilinen ve dile getirilen bir gerçeklik vardır: Dosyayı karar verene kadar yargıç takip eder, karardan sonra dosya yargıcı takip eder.
Hepimizin kendimize, çocuklarımıza ve ülkemizin geleceğine ilişkin görevleri ve sorumlulukları vardır. Bu kapsamın, mahkemenizin vereceği karara yansıması da, kendi adımıza değil ülkemiz adına bir dilektir.
Bu çerçevede, atılı, mesnetsiz, unsurları oluşmayan suç isnadıyla yürütülen yargılamaya son verilmesi ve müvekkilimizin beraatine karar verilmesini talep ederiz.
16.49: Avukat Turan Taşkın Özer, “Müvekkilimin adil yargılanma hakkı zedelenmiştir. Dava konusu sözlerin bir bütün olarak bakıldığında hakaret suçunu maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığı açık bir şekilde hocalarımızın raporunda yazıyor. Bütün mütalaalarda suçun oluşmadığını ortaya koyuyor. Mahkemeyi uzatınca bizim elimize bir şey geçmiyor. Davayı uzatmak istesek bütün avukatlar davadan el çekebilirdik. Mahkemenin vicdanıyla davranıp adil bir karar vermesini talep ediyorum.
16.35: SEGBİS ile kayıt başlatıldıktan sonra savunmaya geçildi. Avukat Sercan Polat, “Yeterli süre olmadan mütalaaya karşı savunmamızı yapıyoruz. İddanamede savcının kanaatine göre kamu görevlilerine hakaret edilmiştir. Üç tanığın tutarlı beyanları vardır. Bu sözlerin Süleyman Soylu’ya söylendiği açıktır. Müvekkilimin beratini talep ediyorum” dedi
16.20: Avukat Polat’ın SEBGİS talebi kabul edildi. Mahkeme hem sesli hem de görüntülü şekilde kayıt altına alınacak.
16.10: Mahkeme heyeti verilen aranın ardından yerini aldı. Mahkeme başkanı İmamoğlu’nun avukatlarından mütalaaya karşı savunmalarını sordu.
Mütalaya karşı esas hakkındaki savunmalarından önce Kemal Polat, “Şu aşamaya kadar vermiş olduğumuz tüm yazılı ve sözlü beyanlarımızı beyan ediyoruz. Seçimi iptal edenlerin kim olduğuna dair hususlarına sunmak istiyorum. Bu birincisi AKP içerisinde Abdulkadir Selvi’nin 08/04/2019 yazısıdır. Seçimi iptal edilen irade delili Bakan Soylu’nun ortada bir suç var. Seçim yenilenmeli yazısını sunuyorum” dedi. Polat mahkemeden uzun bir savunma yapacaklarını belirterek SEGBİS ile kayıt altına alınmasını talep etti.
AKŞENER’DEN DESTEK
14.29: İYİ Parti lideri Meral Akşener, sosyal medya hesabından destek paylaşımında bulundu. Akşener, “Ankara’dan yola çıktım, Saraçhane’de görüşürüz” dedi.
14.21: CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek ise İmamoğlu’nun tweetini alıntılayarak, “Bu bir demokrasi mücadelesi… 16.00’dan itibaren Saraçhane’de olacağız” ifadelerini kullandı.
14. 17: CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu mesajında, “Bizler saat 16.00’da salonda duruşmayı izlerken örgütümüz ve İstanbulluları aynı saatte Şaraçhane’ye bekliyoruz” diye konuştu.
Savcı, hapis cezasının yanı sıra İmamoğlu hakkında Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) ‘siyasi yasak’ içeren 53. maddesinin de uygulanmasını da istiyor.
13.47: İBB Başkanı sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımında, Saraçhane’ye çağrı yaptı. İmamoğlu paylaşımında, “16 milyon İstanbullunun evi Saraçhane’dir. İstanbul ve Türkiye, iradesine daha önce nasıl sahip çıktıysa bugün de çıkacaktır. Karar ne olursa olsun, kâh sevincimizi kâh irademizi göstermek adına herkesi saat 16.00’da Saraçhane’ye davet ediyorum” dedi.
“SOYLU’YU ÇAĞIRMAYA CESARET EDEMİYORLAR”
13.15: Ara verilmesi kararı sonrası açıklamalarda bulunan CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, “Çok önemli bir hukuki mütalaa sunuldu. Avukatlar son savunmalarını yazılı ve ayrıntılı vermek için süre istedi ancak mahkeme 16.00’ya kadar süre verdi” dedi.
Erkek, mahkemenin Soylu’nun dinlenmesi talebini reddetmesine ilişkin, “İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu mahkemeye çağırmaya cesaret edemiyorlar sanırım. Bu ülkeyi yönetenler ülkeyi ne hale getirdiler. Devleti yönetenler adaleti çürüttüler. Halk bu adaletsizliklerin cevabını ilk seçimde verecek” ifadelerini kullandı.
“BUGÜN KARAR VERİLECEK GİBİ”
13.10: CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ara verilmesinin ardından sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Şimdilik görünen, avukatlarının itirazına rağmen Ahmak Davasında bugün karar verilecek gibi” dedi.
13.07: Mahkeme, bundan önceki iki celsede de esas hakkında mütalaa verildiği, geçen zaman içinde esas hakkındaki mütalaaya karşı ve esas hakkındaki savunmanın hazırlanması için yeterli sürenin bulunduğunu belirtti.
Mahkeme avukatların mütalaa karşı süre talebini reddetti. Son savunmalar için duruşmaya 16.00’a kadar ara verildi.
13.05: Söz alan avukat Gökhan Günaydın, “Davanın özüne ilişkin tanık beyanları dinledik. TCK’nin hazırlamasını yürüten komisyondan önemli bir mütalaa aldık. Savcılık mütalaasıyla taban tabana zıttır. Adil yargılanma ve savunma hakkı için makul sürede değerlendirilmesi ve yazılı savunma hazırlanması gerekmektedir. Bu hususlarda süre talep ediyoruz” dedi.
12.59: Cumhuriyet Savcısı söz alarak, geçen celse sanık İmamoğlu’nun “kurul halinde çalışan kamu görevlilerine karşı görevlerinden dolayı alenen zincirleme şekilde hakaret” suçundan 4 yıl 1 aya kadar hapis ile cezalandırılmasını talep ettiği mütalaayı tekrar etti ve siyasi yasak istedi.
12.55: Mahkeme başkanı, tanık dinleme taleplerini raporların ayrıntılı ve anlaşılabilir olması ve bu raporları düzenleyen kişilerin tekarar dinlenmesi gerek görülmediği belirtilerek talepleri reddetti. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun dinlenmesinin davaya yarar sağlamayacağı belirterek talebin reddine karar verdi. Ayrıca sanık avukatlarının yazılı beyanda bulunmak için süre istemeleri davayı uzatmak için olduğu belirterek reddetti.
12.45: Avukat Gökhan Günaydın: “Süleyman Soylu burada dinlenmelidir. Ayraca uzman tanık dinlenme talebimizin kabulünü istiyoruz.”
12.40: Avukat Kemal Polat videonun ardından, ” Tam da bu nedenle dinlenmesini isityorum. Burada manipülasyon içermektedir. Biz kendisi hakkında dava açmadık. Müvekkilimiz kamu görevlisidir. Kamu görevlisine ahmak diyen şahsa karşı bu bir hakaret ise savcılık resen harekete geçmelidir”dedi.
12.35: Mahkeme salonunda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun davayla ilişkin konuşmasının yer aldığı bir video izletildi.
12.30: Kemal polat, sundukları rapordaki uzman tanıklarının da dinlenmesini talep etti.
12.25: İmamoğlu’nun avukatları, üç hukuk profesöründen mütalaa almış ve mahkemeye sunmuştu. Hakim, bu celsede söz konusu mütalaaları okudu.
12.20: İmamoğlu’nun avukatı Kemal Polat, tanık beyanlarına ilişkin yazılı beyanda bulunmak için süre istedi. Öte yandan Polat, dosyaya sundukları CD’nin çözümlenerek dosyaya eklenmesini talep etti.
Necati Özkan: “Ekrem Bey’in gittiği bütün toplantılarda kendisine eşlik ederim Strazburg’daki toplantıda böyleydi. 31 Mart ve 23 Haziran seçimlerinden sonra Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin talebi ile Türkiye’ye gelen yabancı heyet seçimleri gözlemlemiş ve bir rapor yazmıştır. Avrupadaki bütün seçimlerden sonra Avrupa Parlementosu benzer bir mekanizma işletir. Seçimlerde görülen anormallikleri Avrupa Parlementosu’nda bir heyet parlementoya rapor eder. Sadece Ekrem imamoğlu değil Kocaeli, İzmir gibi çeşitli belediye başkanlarının da olduğu 14 kişilik bir heyet Strazburg’da raporu tartışmak üzere davet edilmişlerdir. O sabah erkenden gittik aynı akşam geri döndük. Döndükten 5 gün sonra Ekrem başkan ile Üsküdar’da toplantıdaydık.
Soylu’nun yakışıksız sözlerini öğrendik. Gazetecilerin sorması üzerine doğrudan adres göstererek ‘ben adama bakarım adam mı söze bakarım söz mü’ diyerek eleştiriyi iade etti. Ertesi gün bütün gazetelerde başlıklar, “Ekrem İmamoğlu Soylu’ya cevap verdi” şeklindeydi. Basın böyle anladı. Ekrem bey böyle davrandı. Bu nasıl oldu anlamadık.
İçişleri Bakanı seçim gecesi Binali Yıldırım’ın ikinci kez kaybettiğini öğrendiğinde ağlamış olduğunu da kamuoyuna anlattı. İçişleri Bakanı kullandığı gücü kamu adına güç olduğunu unutup sonrasında dahil olduğu partinin neferi gibi hareket ediyor. Bu davanın başından sonuna kadar Ekrem İmamoğlu’nu hedef alan çok sayıda eylemler, söylem ve hakarette bulundu.”
11.55: İmamoğlu’nun kampanya direktörü Necati Özkan tanık olarak dinleniyor.
Murat Ongun: “Basın mensubu arkadaşlar İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun basın açıklamasında İBB başkanına, ahmak dediğini mesaj olarak gönderdiler. Bu konuda yanıt vermek isteyip istemediğini sordular. Ben de konuyu başkanımıza sordum. Kendisiyle yaptığımız konuşmada ‘Size ahmak demiş’ dedim. O da ‘Bu yakışıksız bir ifade ona yanıt verelim’ dedi. Ben de gazeteci arkadaşları davet ettim. Başkanımız da verdiği yanıtta, ‘Ben lafa bakarım’ diye devam eden cümleyi kurmuştur. Ben sayın başkanım, ‘Acaba çok mu ağır oldu’ dedim. O da ‘Az bile oldu’ dedi.”
11.50: Mahkeme tanıkların dinlenmesine karar verdi. Duruşmada ilk olarak Murat Ongun tanık olarak dinleniyor.
Haber kaynak cumhuriyet gazetesi