mediscope.tv’den Sahra Atila Zeliha Erdemir’in başından geçen olayları yazdı…
Zeliha Erdemir, 2011’de evlendiği erkekten 28 Aralık 2015’te boşandı. Erdemir, evli olduğu erkek tarafından hamileyken, hatta boşandıktan sonra bile fiziksel ve psikolojik şiddete uğradı. Asansör boşluğuna sürüklendi, ölüm tehditleri aldı, intihar etmeye kalkıştı… Şu an 32 yaşında ve bir çocuk annesi olan Zeliha Erdemir ile 9 Ocak 2020 tarihinde yaşadıklarını konuşmuştuk. Röportajı gerçekleştirdiğimiz zaman ceza almayan, sadece uzaklaştırma kararı olan erkek şu anda cezaevinde. Erdemir ile infaz yasasındaki “kadına şiddet” maddesinin kadınlara ne hissettirdiğini, 6284’ün askıya alınmasını ve karantina döneminde şiddet gören kadınları konuştuk.
“Ben ölüm ihtimaliyle yaşamak istemiyorum”
Af yasası gündeme geldiğinde Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav ile konuşmuştuk. Kav kadınların en çok evlerinde öldürüldüğünü söylemişti ve “Ceza infaz yasası o erkeklerin evlerine gitmesi ve tekrar o suçları işlemesi anlamına geliyor” demişti. Konuyu konuştuğumuz Zeliha Erdemir, bunun gündeme gelmesinin bile korkunç olduğunu ve uygulanması durumunda kadınların hiçbir güvencesi kalmayacağını belirtti. İlk duyduğunda çok tedirgin olduğunu söyleyen Zeliha “Ben ölüm ihtimaliyle yaşamak istemiyorum” dedi.
“Ben yasa çıkacak diye korktum. Şu an zaten hiçbir şekilde kendimi koruyabilecek durumda değilim, eve kapanmış durumdayım. Polise gitsen çare değil. ‘Çıkarsa hayati tehliken olacak mı, yolda gördüğünde beni öldürecek mi?’ diye düşündüm. Bunların konuşuluyor olması bile üzerimizde bir travma yaratıyor. Bana şiddet uygulayan şahıs bu yasa onaylansaydı daha hırslı bir şekilde çıkacaktı ve benim hiçbir şekilde koruma kararım yok. -Gerçi eskiden yaptıkları da benim koruma kararım varken yapılan şeylerdi-. Bir de serbestliğin verdiği güvenle ‘eninde sonunda bir şey yaparım’ diye çıkacaktır. Af yasasını onaylamıyorum, böyle bir şeyin konu olması bile çok üzücü. Ben ölüm ihtimaliyle yaşamak istemiyorum.”
“Babam bizi yine mi rahat bırakmayacak?”
Zeliha’nın oğlu, babasının annesine ve kendisine yaşattıklarından etkilenmeye devam ediyor. Haberlerde af yasasını duyduğunda çocuğunun tedirgin olduğunu anlatan Zeliha, bu konuların affedilir bir yanının olmadığını belirtiyor:
“Oğlum haberlerde duyduğunda ‘Babam da mı çıkacak, yine mi biz rahat bırakmayacak?’ dedi. Hemen ‘Bu farklı bir şey’ dedim ama bunun korkusu bile yeter. Çocuğa yansıtmamaya çalıştım ama beni de korkuttu. Bunlar affedebilir bir şey değil. Bir kadının, bir çocuğun hayatı bu kadar basit olamaz. Zaten bu insan anlaşılabilir biri olsaydı ben evimde olurdum. Bunları yaşamazdım.”
“Virüsten kaçarken doluya tutulduk”
Zamanında şiddete uğradığı erkek tarafından sosyal medya üzerinden sürekli tehdit edilen Zeliha, hissettiklerini anlattı. Zeliha, devletin kadınların kendilerini koruma ihtimalinin de önünü kestiğini söyledi:
“Eskiden Facebook paylaşımlarında da açık açık yazıyordu, ‘Sen uzaklaştırma al, ben yapacağımı yapacağım, ölmen için üç gün kaldı, beş günü kaldı’ diye. Bu tehditleri yazıyla değil direkt üzerimde uygulayacağını düşündüm ve çok çaresiz hissettim. Virüsten kaçarken doluya tutulduk. Denetimli serbestlikten çıkabilecek birçok kişi var. Kadınların hiçbir şekilde kendilerini koruyabileceklerini düşünmüyorum ki devlet önümüzü kesmeye çalışıyor. Nasıl olacak bilmiyorum.”
“Kadın ölümleri katlanarak artacak”
Zeliha bir kadın arkadaşının da yakın zamanda şiddete uğradığını ve şiddet uğrayan erkeğe uzaklaştırma kararı verildiği söyledi. Af yasasının konuşuluyor olmasının bile erkeklerde rahatlığa sebep olduğu söyleyen Zeliha, “Kadınların ölümleri katlanarak artacak” dedi ve şöyle devam etti:
“Bir arkadaşım var, o da eşinden şiddet görüyordu. Evli olduğu erkek kadının kafasını taşla ezmeye kalkarken jandarma tarafından yakaladı. Kadına geçenlerde mesaj atmış ‘Af yasası çıkmış elinde sonunda kaldığım yerden devam edeceğim’ diye. Yani içeri girmemiş birisi, sadece uzaklaştırma kararı var. Şahıs üzerinde bu af yasasının konuşuluyor olmasının rahatlığı var. Devlet şiddet uygulayan erkeklere korku vermesi gerekirken rahatlık veriyorsa kadınların ölmesi katlanacak.”
“Salgın sürecinde kadınlar ve çocuklar etkilendi”
Türkiye’de ilk koronavirüs vakasının görülmesinin ardından 12’si evde olmak üzere 18 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Kadınların ve çocukların bu dönemde daha fazla tedbire ihtiyaçlarının olduğunu belirten Zeliha Erdemir, herkesin evde olduğu dönemde kadına şiddetin arttığına dikkat çekti: “Twitter’da bir kız yazmıştı, ‘Babamın anneme ilk defa bu kadar şiddet uyguladığını gördüm’ diye. Kadınlar şiddet görüyordu ama çocuğuna yansıtmıyordu. Şu anda herkes evde olduğu için bu şiddetten çocukların etkilenmesi daha da arttı.”
“HSK’nın önergesinin kabul edilebilir tarafı yok”
Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) 30.03.2020 tarihli 10 nolu kararında “6284 Sayılı Kanun kapsamında verilen tedbir kararlarının yükümlülerin koronavirüs kapsamında sağlığını tehdit etmeyecek şekilde değerlendirilmesi gerektiğine” hükmedildi.
Son dönemde kadınları ilgilen kararları incelediğini ve bunların kadınların psikolojini bozduğunu söyleyen Erdemir’e göreyse İstanbul Sözleşmesi’nin ve 6284’ün daha çok uygulanması gerekiyor:
“Son çıkan şeylere bakıyorum ve şunu anlıyorum; kadının sağlığını tehdit etmediği sürece erkeği evden uzaklaştıramıyor. Kadın zaten şiddet gördüğünde sığındığı nokta polisti ve adliyeydi. Şimdi bunların önü kesildi. Şahıs sağlığı açısından evden uzaklaştırılamıyor ama evde de huzur vermiyor. Kadının hayati tehlikesi varsa bu durumda yapacağı bir şey kalmadı. Şu an ne 6284’ü uygulatabiliyor ne de İstanbul Sözleşmesi’ni. Kadının hiçbir can güvenliği yok. HSK’nın önergesinin hiçbir şekilde kabul edilebilir tarafı yok. İstanbul Sözleşmesi’nin ve 6284’ün bu dönemde daha çok uygulanması gerektiğini düşünüyorum. Kadınlar evde. Dünya çapında kadına şiddet dokuz kat arttı. Devletin buna çözüm bulması gerekiyor.”