BASINA VE KAMUOYUNA
Tarih boyunca Aleviler en çok devrimcileri sevdi. Mustafa Suphileri, Nazım Hikmetleri, Can Yücel, Tarık Akan ve Yılmaz Güneyleri sevdi ve onların fikirlerini saygı ile kabullendiler. Devrimcilerin halkın gerçek dostları olduğunun bilinci ile, onlara yoldaş oldu, haldaş oldu, sırdaş oldu. Katledilen her devrimciyi kendi evladı saydı. ”Ulaş benzerdi güneşe” diyen de, ”İbo’m ölüyor, düşman gülüyor” diyen de Alevi ozanları oldu. Kızıldere’de devrimcilere açılan kapı da onlarındı.
Ülkemizdeki sömürü ve asimile çarkının kırılıp, bir arada özgürce yaşamak uğruna verilen tüm mücadele alanlarında Alevilerin emeği ve izi vardır. Bu iz anaların gözyaşının izidir, bu iz alınlarımızdaki terin izidir. Çünkü biz çok iyi biliyoruz ki devrimcileri desteklemek onurdur.
İlim ile gidilen yolda devrimcilerle omuz omuza bedeller ödemesini de bildiler.
Rıza şehri’nin kapılarını devrimcilere açarak bilimsel sosyalizmi’ de öğrendiler.
Bu gün çok daha net görülüyor ki, Mahir Çayan, Deniz Gezmiş, İbrahim Kaypakkaya’ların fikir ve ideolojilerine her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Yaklaşık 50 yıldan beri siyasal islamcıların yönettiği ülkede emekçilerin, bilim ve teknolojinin, tarımın ve doğanın ne hale getirildiği ortadadır.
Biz Aleviler tıpkı geçmişte olduğu gibi bu günde siyasal islama ve sömürüye karşı devrimcilerle omuz omuza mücadeleye devam edeceğiz.
Kızıldere’ de katledilen tüm devrimcileri saygı ve özlemle anıyoruz.
Ve bir kere daha haykırıyoruz;
PİR SULTAN ABDAL
KÜLTÜR DERNEĞİ
GENEL MERKEZİ