CHP KENDİ POLİTİKALARINI AKP-MHP ELİYLE HAYATA GEÇİRİYOR AKP-MHP koalisyonu kurulduğu günden bu yana dış politikada savaş dışında bir
yöntem geliştirmedi. AKP komşularla sıfır sorun politikasıyla çıktığı yolda çevredeki tüm ülkelerle düşman olma noktasına geldi. Elbette ki bu siyaseti AKP tek başına yürütmedi. Aynı zamanda çevresinde ki destekçileriyle birlikte yıllardır savaş politikaları yürütmekte.
Bugün Türkiye’de HDP’nin dışında savaşa karşı çıkan bir siyasi duruş ortaya konulmamıştır. idlip’te yaşanan çatışmalar ve onlarca Türk askerinin öldürülmesi sonrası tutarsız da olsa savaş karşı kamuoyunda bir tepki oluştu diyebiliriz.
Fakat kamuoyunun büyük bir bölümü ve bazı eski asker çevreleri hava desteği olmadan askerin neden oraya sürüldü diye itirazlarda da bulunmuşlardı. Bu çevrelerin büyük bir bölümü savaşa karşı olduklarında değil askerlerimizin tedbirsiz olarak savaş alanına sürülmesine itiraz ediyorlar.
Halbuki burada karşı çıkılması gereken savaş olmalıydı ve hiç kimsenin ölmemesi gerektiği savunulmalıydı. Fakat burada tam tersi bir durum yaşanıyor. Neredeyse her fırsatta savaş çığırtkanlığı yapılıyor.
Ülkenin yanlış politikalar sonucu ekonomik ve siyasi bir çıkmazın içine girdiği her geçen gün biraz daha açığa çıkıyor. Son olarak AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya lideri Putin ile yapmış olduğu görüşmede yaşananlar kamoyunda halen tartışılmakta. Orada yaşananlar üzerinde çıkan sonuçlar ise aslında Suriye’de yürütülen savaşın ne kadar anlamsız bir savaş olduğunu bir kez daha açığa çıkardı.
Fakat ülkemizde dış politikası sadece AKP’nin değil HDP’nin haricinde tüm siyasi partilerin son derece tutarsız bir siyaset güttükleri aşikardır. CHP ve bazı çevreler şimdi Suriye’de ne işimiz var diyor. Halbuki Savaş tezkeresinin CHP de oy vermişti. Savaş teskeresine evet diyeceksin sonrada çıkıp Suriye’de ne işimiz var diyeceksin bunun kadar abes bir söylem olabilir mi?
CHP Afrin, Serekaniye ve Gresıpi’ye yapılan operasyonlarda Türk askerin ne işi var demişdi. Eğer AKP-MHP şimdi İdlip’de bir savaş için girmişse bunu yol açan Kürt karşılığıdır bu doğru anlaşılmalıdır.
Türk devleti Suriye’de sonu belli olmayan bir savaşa girmiştir, Libya’ya asker göndermiştir. Bu görülmeden İdlip’te savaş karşıtlığı yapmanın anlamı yok. Zaten Tayyip Erdoğan CHP’lilerin söylediklerini ciddiye almıyor, savaşı sonuna kadar sürdüreceğim, diyor.
Fakat her ne kadar CHP’nin söylemlerini ciddiye almamış olsa da CHP’nin AKP’nin üzerindeki etkisi hiçte hafife alınmayacak derecede ciddidir. Geriye dönüp baktığımızda Tayyip Erdoğan’ı siyasi Arena’ya taşıyan CHP’nin o günkü lideri Deniz Baykal değil miydi? Şunu bir kez daha belirtmekte fayda var: sistem ihtiyaç duyduğu için AKP iktidara getirildi. Sistemin ihtiyaç duymadığı durumda getirildiği gibi de gidecektir. CHP’nin desteklemediği birkaç tezkere hariç bütün tezkerelere evet dediğini biliyoruz. Çünkü CHP’nin esas politikalarını hayata geçiren AKP’nin kendisidir. Türkeş’in şöyle bir sözü vardı: “Her ne kadar biz iktidarda değilsek de fikrimiz iktidardadır” diyordu. İşte Tam da bu günü ifade ediyor.
Recep Tayyip Erdoğan son konuşmasında Qamışlo, Dêrik gibi özerk Kürt bölgelerine gireceğini de açıklamıştı. Peki buna CHP’nin tutumu ne olacaktır? CHP sözcülerinden Özgür Özel terörizme karşı olursa destek veririz, diyor. Erdoğan İdlip’te de savaşı Esad terörüne karşı Arap halkını koruyorum diyerek yürütmüyormu?
CHP yine büyük bir tutarsızlık gösterdi. Bu savaşa yol açan AKP ile ortak açıklama yaptı. Savaşa ve ölümlere yol açanlarla ben aynı bildiriye imza atamam, diyemedi. CHP neden gerçek bir muhalefet yapamıyor ve AKP’ye alternatif olamıyor deniyorsa cevabı bu tutumda aranmalıdır. CHP, askerimizin orada ne işi var, diyerek doğru bir adım atıyor, sonra ortak bildiriye imza atarak olumlu adımını anlamsız hale getiriyor ve AKP iktidarının yürüttüğü savaşın normalleştiricisi oluyor. Bu ne yaman bir çelişkidir anlamak mümkün değil.
Zaten Erdoğan CHP’ye cevap verirken, Lozan başarısızlıktır, demedi mi? CHP Lozan’da başaramadığını AKP’nin eliyle başarmak istiyor. AKP CHP’nin bugüne kadar inkar ve ret politikaları sahiplenerek CHP’nin bir devamı niteliğinde olduğu doğru anlaşılmalıdır. İki tarafta statükonun temsilcileridir. Bir yanda Kemalist politikalarıyla CHP diğer yandan Neo-Kemalist bir parti olan AKP… İkisi de aslında birbiri için var olan, asıl bekalarının devletin ret ve inkar politikalarını sürdürmek için ortaya çıkmış sözde zıt kutuplardır. Ama mesele ezilen, öteki oldu mu o zaman kendi söylemlerince Anayasayı bile tanımazlar.
Şimdi bu söylemler ardından gelişecek bazı eleştirilere cevaben; CHP’nin seçim süreçlerinde geliştirdiği sözde demokratik tavır ise tabandan gelen baskıdan kaynaklandığını söylemek isterim. Aslında seçim süreçlerinin gidişatını belirleyen HDP’dir. HDP’nin geliştirdiği politikalar karşısında direnemeyen CHP yönetimi kendilerince tabandan – gönülden gelen HDP yönelimini bir lütufmuş gibi sundu. Geçtiğimiz seçimlerde üretilen politikalar CHP’nin demokratik tutumunu gösterecek bir turunsol değildir…
Saygılarımla
|
|
|
CHP Kendi Politikalarını AKP-MHP Eliyle Hayata Geçiriyor. Ahmet Güden.
Daha fazla GÜNDEMGÜNDEM kategorisinden daha fazla yazı »
- Konya’da bina çöktü: İki ölü
- ESP’li 34 kişi tutuklandı
- İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Epözdemir tutuklandı
- Çorlu tren faciasında oğlu Oğuz Arda’yı kaybeden Mısra Öz’e ceza istendi
- Tanju Özcan’dan Bakan Ersoy’un ‘yetki’ sözlerine yanıt: ‘Sayın Bakan itiraf etti…’
- Katledilişinin 32. yılında Uğur Mumcu anıldı: ‘And olsun ki hesap soracağız’
- Bilirkişi ön raporu: Yangın restoranda elektrikli ızgaradan başladı
- İmralı heyetinin Öcalan görüşmesi sona erdi, yazılı açıklama bekleniyor
Daha fazla KÖŞE YAZILARIKÖŞE YAZILARI kategorisinden daha fazla yazı »
- EMEVİ CAMİSİNDE NAMAZ KILMAK
- 2024’te Baskı, Zulüm ve Gözyaşı Hakim Oldu!
- MAGDEBURG SALDIRISI VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
- Sevim Ana’dan kadınlara çağrı: “Mürşidinizin görgüsünden, sorgusundan geçtikten sonra postunuza oturabilirsiniz”
- Gazeteciler Daştan ve Bilgin’in katledilmesi Mersin’de protesto edildi.
- Hatay samandağ’da Alevilerden Basın Açıklaması.
- Tokat’lı köylüler madene karşı bir arada: “Maden arama ruhsatı iptal edilene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz”
- GAZETECİ ÖZLEM GÜRSES YALNIZ DEĞİLDİR!..GAZETECİLİK SUÇ DEĞİLDİR!