AKP – MHP ittifakı kutuplaştırıcı bir infaz yasası hayata geçirmek istiyor!
Koronavirüsün Çin de ortaya çıkmasıyla birlikte birçok ülke cezaevleriyle ilgili politikalarını yeniden gözden geçirmeye başladı. Görünen o ki süreçte öyle devam edecek gibi görünüyor.
Çünkü BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet, yaptığı yazılı bir açıklamayla dünyada hızla yayılan Birleşmiş Milletlerin de pandeminin kontrol altına alınması kapsamında, cezaevlerindeki hükümlü ve tutukluların can güvenliğini korumaya davet ederken yaşlı, hasta tutuklu ve hükümlüleri serbest bırakma çağrısında bulundu.
Bu konuda en katı, en esnemez görünen İran da basına yansıdığı kadarıyla 70 bin civarında tutuklu ve hükümlüyü serbest bıraktı. Fransa’nın da bu yönlü bir hazırlık içinde olduğu basına yansıdı.
Türkiye’de AKP iktidarı yeni bir infaz yasasını gündemine almış bulunuyor. Fakat bu yasa tasarısında kendisine muhalif olan politik Tutuklu ve hükümlüleri kapsam dışında tutmak istiyor bununla ortaya çıkan yine AKP’nin ayrıştırıcı kutuplaştırıcı politikaları devreye girmiş görünüyor.
AKP’nin çıkarılacak yasa tasarısında faydalanacak olan kesimler ise uyuşturucu babaları cinsel tacizciler, kapkaçılar, hırsızlar ve kadına yönelik şiddette bulunanların yanı sıra mafya babaları faydalanacak.
Dolayısı ile de bunun eşitlik ilkesin aykırı olduğunu iktidarın kendisi de iyi biliyor.
AKP iktidarı binlerce insanı siyasi fikrinden dolayı ve kendisine muhalefet ettikleri ya da fikrini özgürce dile getirdikleri için cezaevinde tutmak istiyor. Devrimci – demokrat kesimi kendisine muhalefet edenlere tüm kesimlere karşı bir intikam duygusu ile hareket etmektedir.
Özgürlük ve adalet için mücadele edenlere karşı bir tasfiye uygulamasını sistematik bir biçimde geliştirdi., belediye başkanlarını, çeşitli başka siyasetçileri, yazarları aydınlar, milletvekilleri akademisyenler, basın mensupları, sivil toplum aktivistlerini cezaevine koydu.
Tutuklamakla yetinmeyen iktidar şimdi de bu kesimleri koronavirüs saldırısına maruz bırakarak ölüme terk etmek istiyor. Siyasi tutuklu ve hükümlüleri infaz yasasına dahil etmemenin başka bir izahatı olamaz. Şunu hepimiz çok iyi biliyor ki cezaevleri koronavirüs gibi bir salgına karşı en korunaksız alanlardır.
Dolayısıyla da bırakın cezaevlerini dışarıda ki halka karşı gereken önlemleri yeterince alamayan iktidar cezaevilerde ki insanlara karşı nasıl bir önlem alacak acaba?
İktidarın insan hayatına, tutukluların hayatına ve sağlığına gerekli özeni göstermediği ve göstermeyeceği bu ayrıştırıcı infaz yasasıyla bir kez daha açığa çıkmış oluyor. Burada cezaevi yönetiminin gardiyan kadroları tüm personelin siyasilere karşı ön yargı ile donatıldığı bir alanda gerekli titizliği ve itinayı nasıl gösterecekleri merak konusu.
Bunun Yanı sıra cezaevi iç trafiği göz önüne alındığında virüse karşı koruma nasıl mümkün olacak? Temizliğinden beslenmesine, personelle ilişkilerden havalandırmasına, yiyecek giyecek teminine kadar her şey ama her şey virüs açısından risk oluşturuyor.
Buna rağmen yasanın kapsamı dışında tutuyor. Siyasilere karşı tutumunu böylelikle ortaya koymuş oluyor.
Şayet bir iktidar sorumluluğu altında olan insanların hayatlarını bile bile riske açık bırakıyorsa ve insan yaşamını umursamama durumuna gelmişse bu son derece tehlikelidir.
İktidar kamuoyunun gözlerini önünde cezaevinde onların ailelerin gözünün içine baka baka siz benden düşman muamelesinde başka bir şey beklemeyin diyor.
Sivil toplum kuruluşları ve cezaevinde olan insanların aileleriyle infaz yasasına dahil edilmesi ve cezalarının ertelenmesi temelinde başlatılmış bir kampanya var.
Fakat iktidar toplumun tüm kesimlerinde gelen bu talepleri dikkate almadan infaz yasasını mecliste geçirmeyi hedefliyor.
Türkiye’nin yanı sıra uluslararası ortamda bir kampanya için elverişlidir. Koronavirüsten dolayı cezaevlerine yönelik uluslararası alanda bir kampanya sürüyor. Uluslararası kurumlardan peş peşe çağrılar geliyor. Türkiye dünyada en fazla siyasi tutuklu ve hükümlünün bulunduğu ülkeler arasında ilk sıralarda yer aldığı bir ülke.Buna göre iktidarın en azından böyle bir süreçte anayasanın eşitlik ilkesini dikkate alarak bir adım atmasını gerekmektedir. Aksi takdirde bu süreçte yaşanacak olan tüm ölümlerin sorumlusu iktidarın kendisi olacaktır.
Saygılarımla
YanıtlaYönlendir
|