“Ekiyoruz, dikiyoruz bunları yiyoruz”
Şükran Kilit: Bir karış da olsa yerimizi vermeyeceğiz zaten başka yerimiz de yok. Ekiyoruz, dikiyoruz bunları yiyoruz biz. Zamdan bir şey alamıyoruz. Biz de ekiyoruz. Salça yapıyoruz. Çocuklarımıza gönderiyoruz onlar da faydalanıyor. Nerede fakir köylü var onların kafasına biniyorlar.
“Ben bu mısırın hem çorbasını hem ekmeğini yedim”
Hıdır Kilit: Benim 2 dönüm yerim var buradan 10 kişi ekmek yiyor.
Bayram Demir: Santim daha yer vermeyeceğiz neye mal olursa olsun. Burası yazları 150-200 kişi oluyor. Ekiyor, biçiyor. 3-5 kişi zengin olacak diye burada arazi vermenin bir anlamı yok. İnin aşağı bakın orası sulak arazi.
Arzu Demir: Ben çocukluğumda bu domateslerle büyüdüm. Ben bu mısırın hem çorbasını hem ekmeğini yedim. Benim atalarım bunlarla, kuru ekmeklerle büyüttü bizi. Ben köyümü vermek istemiyorum. Biz bunları yazın dikiyoruz kışları sepetlerde saklıyoruz. Biz orijinal arazimizi kimseye vermek istemiyoruz.
“Bahse konu alana 22 bin adet güneş enerji paneli konuşlandırılması düşünülüyor”
Konuya dair bilgi veren avukat Sadık Gelbal, “Köylüler bu projenin yapılmasını istemiyor. Biz de onların haklarını aramak amacıyla hukuki süreci başlattık. Yargılama neticesinde umarım ÇED raporunun iptali yönünde karar verilir. O bölgede zaten HES var ve buna ilaveten bir GES yapılmak isteniliyor. Elektriğin yeterli karşılanmadığını iddia ediyorlar ki bu GES sürecine başlanılmış. Bu iddialar ve veriler mahkeme dosyasına girdiği zaman HES’in yeterli gelip gelmediği ve GES’e gerek olup olmadığı ortaya çıkacak. Bu işin altında ekonomik beklentileri olduğunu bize düşündürtüyor. Bölgede herhangi bir elektik sıkıntısı ya yaşanmıyor, elektrikler kesilmiyor, bir mağduriyet de söz konusu değil. Biz burada 8 tane HES var diye biliyoruz. Burada bu köylünün, bu bölgenin HES’e ilaveten GES yapılması köylünün yaşam alanını yok etmek gibi bir durum olacak. Çünkü bahse konu alana 22 bin adet güneş enerji paneli konuşlandırılması düşünülüyor. Bu köylünün tarım arazine yapılması hedefleniliyor. Bu tarımsal faaliyet sürdürülen yerlerin köylünün elinden alınması durumunda köylü yaşamsal olarak sıkıntı yaşayacak ve belki de köyünü terk etmek zorunda kalacak. Burada köylünün hem yaşamsal hem ekonomik hem de çevresel olarak mağduriyetinin olacağını düşünüyoruz” dedi.
“Köyün tek sulu tarım arazini elimizden almak istiyorlar”
İstanbul Yenikapı Kültür Buluşmaları’nda konuşan Mutluca Köyü Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Mutlu Çağlın ise şunları söyledi:
“Köyümüzün altında bir HES var, HES’in yanına bir de GES projesi oluşturmak istiyorlar. Anadolu’nun ortasında zımba gibi duran bu köyün tek sulu tarım arazini elimizden almak istiyorlar. Tapulu arazilerimizi vermeyeceğiz. Bütün siyasi parti il başkanlarından, milletvekillerinden, STK temsilcilerinden… Hepsinden destek istiyoruz. Ne için varsınız? Bu insanların mutlulukları içi varsınız. Neredesiniz?”
“Beni Anadolu’nun ortasında kimsenin topraksız bırakmaya hakkı yok”
“Anadolu’nun ortasında yaşarken bizi AYDEM isimli özel bir firma bizi topraksız, tarım arazisiz bırakmak istiyor. GES ile birlikte bizim tarım alanı olarak kullanılan tek bir alanın kapatılması için uğraşıyorlar. Bu talep ile gelebilirsiniz ancak bize bunu dayatamazsınız. Şu an bize zorla ‘biz sizin elinizden alacağız bu arazileri’ diyorlar. Sen topraksız kalmışsın ya da kalmamışsın bunu hiç düşünen yok. 5 bilirkişi ve davanın Hâkimi buradaydı. Keşfe gelindi ve keşif yapıldı. Neden istemediğimizi anlattık. Hukuki yönden bir endişemiz yok. Görünen köy kılavuz istemiyor. Hâkim de geldi, gördü ve gitti. Para uğruna beni Anadolu’nun ortasında kimsenin topraksız bırakmaya hakkı yok.”
Bir köylü ise, “Biz köylerimize geçim sıkıntısı nedeniyle geldik. O topraklara ihtiyacımız var. Köyümüzdeki tek sulak arazimiz var başka da bir yer yok. Bu şirket iktidar gücünü de arkasına alarak saldırıyor” dedi.
Mutluca Köyü mutlu değil!
Tokat’ın Niksar ilçesine bağlı Mutluca Köyü’nde bir enerji şirketi köylülerin tek tarım arazisini Güneş Enerji Sistemleri (GES) Projesi ile kapatmak istedi. Bunun üzerine Mutluca Köyü sakinleri GES Projesine karşı bir araya geldi.
Niksar’ın Reşadiye tarafındaki son köyü ve Niksar ovasının henüz başlamadığı Kelkit vadisinde dar, engebeli, ormanlık ve yamaçlık bir yerleşim yeri olan ve Kelkit Irmağı ile D – 100 Transit yolunun da geçtiği Mutluca Köyü’nde daha önceden birçok noktada irili ufaklı HES kuran AYDEM isimli enerji şirketi, bu kez de köyde kurmayı planladığı Akıncı HES Yardımcı Kaynak GES İlavesi Projesi ile köylülerin tarım arazisini Güneş Enerji Panelleriyle kapatmak istiyor.
Proje bedeli 78 milyon 594 bin 100 TL olan GES Projesi’nde AYDEM Enerji Şirketi, su kaynağından elektrik enerjisi üretimi yapan Akıncı HES’in yardımcı kaynak olarak güneş enerjisinden elektrik elde etmek amacıyla birleşik yenilenebilir elektrik üretim santrali olarak hizmet vermesini amaçlıyor ancak Mutluca Köyü sakinleri ise üretim yapabildikleri tek tarım arazileri olan araziye GES Projesi’nin kurulmak istenmesine karşı birkaç gündür direniş göstererek seslerini duyurmaya çalışıyor.
“Burası da elimizden gittikten sonra burada yaşamanın anlamı yok”
Sesim TV’ye konuşan muhtar Hıdır Çakal, “Köyümüz tarım ve hayvancılıkla geçiniyor. 136 dönümlük yeri işgal etmek istiyorlar. Burası da elimizden gittikten sonra köylünün burada yaşamasının hiçbir anlamı yok” dedi.
“Ekecek başka bir yerimiz ve gidecek başka bir yerimiz yok”
Çakal konuya ilişkin şunları söyledi:
“Kendi ürettiğimizi kendimiz tüketiyoruz, çoluğumuza çocuğumuza götürüyoruz; geçim kaynağımız da bu. Öte yandan ÇED raporunu habersiz çıkarmışlar. Köyümüzün çok fazla bilgisi yoktu. Hemen dava açtık, keşif oldu. Buraya ‘marjinal arazi’ demişler ancak öyle değil. Bütün siyasi partilerle görüştük ve ‘bize destek olun’ dedik. Biz gariban köylüyüz. Burayı vermek istemiyoruz. Verme gibi bir şansımız yok çünkü ekecek başka bir yerimiz ve gidecek başka bir yerimiz yok. Bunun için sonuna kadar mücadele edeceğiz ve köyümüzü vermeyeceğiz!”
“Üç beş kişi zengin olacak diye kocaman köy aç mı kalacak?
Konuya dair konuşan köylülerden Belgüzar Çaka ise “30 yıl İstanbul’a gittim sonra buraya geri döndüm. Biz köyümüzü vermek istemiyoruz, sonunda ölüm de olsa vermek istemiyoruz. Biz dışarıdan bir şey yemiyoruz. Köyde ekiyoruz, dikiyoruz onları yiyoruz. Oradan başka sulak yerimiz yok şimdi biz nasıl verelim köyümüzü. Gelsinler görsünler. Üç beş kişi zengin olacak diye kocaman köy aç mı kalacak?” diyerek yaşadıklarına tepki gösterdi.
“Ölürüz yine toprağımızı vermeyiz”
Köylüler şöyle konuştu:
Hanım Arslan: Mutluca köyünde doğum büyüdüm. 45 sene eşim memurdu, dışardaydık. Sonunda döndük dolaştık yine memleketimize geldik. Biz bir karış yer vermek istemiyoruz. Hiç boşuna uğraşmasınlar. Ölürüz yine toprağımızı vermeyiz biz.
İlk yorum yapan siz olun