İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

TAKSİM ANITI

TAKSİM ANITI

Sosyalistler Mustafa Kemal hareketini desteklemeli midir diye başlatılan bir tartışmada şu cevapları verdim

Sosyalistler toplumu ileriye taşıyan projelere destek olurlar, bunun için Sosyalistler kişiyi değil toplumsal gelişmeyi desteklerler. Aslında bu demokratik devrim programının da bir gereğidir.

*

Örneğin Anadolu, yabancı ülkelerin işgali altındayken, bu toprakları işgalden kurtarmak isteyen Kuvayi Milliyecelere sosyalistler destek olmuşlardır; bu hem doğru hem de haklı bir tavırdır . Taksim anıtında bu desteğin bir nişanesi olarak Mustafa Kemal’in iki yanında iki Sovyet generalinin de heykeli olması bundan dolayıdır. Bu generallerden biri Kızıl Ordunun kurucusu olan, efsanevi komutan Frunze, diğeri ise Sovyet Orduları başkomutanı, ikinci dünya savaşında Sovyet Ordusunu yöneten Varaşilov’dur. Bu komutanlar, “Ulusal kurtuluş savaşının sürdüğü yıllarda, askeri bilgileriyle hem taktik hem de stratejik katkıda bulunması amacıyla Lenin tarafından Ankara’ya gönderilmişler.”

“Kızıl Ordunun kurucusu olan, General Mihail Vasilyeviç Frunze, Sovyetler Birliği tarihi içinde önemli bir yere sahipti. Lenin’in özel talimatıyla, olağanüstü elçi sıfatıyla 13 Aralık 1921′de Ankara’ya geldi. Onuruna düzenlenen mitingde yaptığı konuşma büyük etki yarattı. Millet Meclisi’nde konuşma yaptı. Frunze, Mustafa Kemal ile yakın ilişki kurdu, dostluk geliştirdi.” İşte Taksim anıtı, Sosyalistlerin Kurtuluş savaşına yaptığı bu katkının bir nişanesidir; İtalyan heykel traşlara yaptırılarak 1928’de Taksime yerleştirilmiştir. Sosyalistler bu anıtla ne kadar övünüp, gurur duysalar azdır.

Sosyalistler, Osmanlı Hanedanlığının yıkılıp, yerine Cumhuriyet kurulmasına bu anlamda Türkiye Cumhuriyetinin oluşumuna destek olmuşlardır; bu tutumları hem haklı hemde doğrudur. Nazım Hikmet, bunun için “Kurtuluş Savaşı Destanı” adlı şah eserinden birini yazmıştır.

Sosyalistler Mustafa Kemal önderliğince, Kadınlarla erkeklerin eşit sayılmasını, Avrupa’nın bile bir çok ülkesinden önce, kadınlara seçme, seçilme hakkı verilmesini, Türkçeye hiç uymayan, okunup yazılması son derece zor olan Arap alfabesi yerine Latin Alfabesine geçilmesini, Laik sisteme geçilmesi gibi toplumu ileriye götürecek olan bütün projeleri, atılımları desteklemişlerdir.

Konuyu şöyle özetleyebilirim: Türkiye cumhuriyetin oluşmasında önderliğin rolü büyüktür, Atatürk olmasa Cumhuriyet olmazdı, Cumhuriyet olmasa laiklik olamazdı.

Laiklik olmasa, her türlü talep yani çıkacak yasa öncelikle “NAS” denen Kur’an’a, Şeriata, sünnete uygun mu diye düşünülüp, araştırılacaktı; günümüzde Şeriatın olduğu ülkelerde, her yasa öncelikle Kur’an’a yani Şeriata, sünnete uygun mu diye tartışılıp, inceleniyor . Yasaları şeriata yani Kur’an’a uygun mu, değil mi diye araştıran bizim Anayasa mahkememize benzer kurumları var.

Cumhuriyet olmasaydı, Kur’ana, Şeriata uygun olmayan bir şeyi istemek bile suç sayılacaktı . Her iyi şeye, “şeriatımız aykırı” diye karşı çıkılacaktı; Osmanlıya matbaanın gelmedi 300 yıl böyle engellenmiş, rasathane şeriatımıza aykırı denilerek yıkılmıştı.

Osmanlı Devleti, “NAS” denilen Şeriata uygun yönetildiği için nüfus sayımlarında Kadınlar sayılmazmış; harem oğlanları varmış.

Bu gün Suudi Arabistan’da kadınlar insan mı diye tartışılıyor; Cumhuriyet olmasaydı, Türkiye işte o kümede olacaktı.

Cumhuriyet olmasa, Şeriata uygun olarak dört kadınla evlenmek yasal olacaktı; ayrıca cariye yani köle mal sayıldığı İÇİN istediğin kadar cariye alabilecektin. Kadınların elindeki sosyal hakların tümü Cumhuriyetin bir kazanımıdır.

Ayrıca Latın Alfabesine geçmeyi talep etmek bile dinsizlik sayılacaktı.

Cumhuriyetin laikliğe geçmesi, Latin Alfabesini kabul etmesi, kadınla erkeği yasa önünde eşit sayıp, kadınlara seçme seçilme hakkı vermesi paha biçilmeyecek bir kazanımdır.

Bence bu konuda fazla laf etmeye bile gerek yok, bu üçü yeter de artar bile.

Sosyalistler ile Mustafa Kemal’in yol arkadaşlığı bu toplumsal gelişmeler üzerinde yürümüştür.

Konuyu bu anlamda daha uzun anlatabilirim ama gerek yok, anlaya bilecek olana bu kadar da yeter.

*

Muhabbet ilerleyip, “Mustafa Kemal hangi emperyalist güçle savaşmış” diye sorulunca da şunları yazmıştım.

Değerli Arkadaşlar

Her sosyal olguya kendi tarihsel koşulları içinde bakıp, değerlendirmek gerekir.
1914’de başlayan Birinci paylaşım savaşı sırasında Osmanlı Hanedanlığı yenilmiş, Anadolu da işgal edilmişti.

Bu birinci gerçek mi? Gerçek.

Bu koşullarda toplumda ne vardı? Neler tartışılıyordu? Bundan kurtuluş yolu olarak neler öneriliyordu? Neler oluyordu ona bakalım.

1 – Yıkılan Devlet otoritesinin boşluğunu doldurmak için Kongreler kurulmaya başlanmıştı.

2- hem kongrelerde, hem de toplumda kurtuluş yolu olarak büyük bir ülkenin mandasını kabul etme tezi tartışılıyordu.

3- Emperyalizme karşı savaş önce masada yani teoride, ilkelerde verilir.

O günlerde emperyalizme karşı olanlar, mandacılığa yani bir emperyalist ülkenin buyruğu altına girmeye karşı çıkanlardır; önce bu ilkede anlaşalım. 1919’da Emperyalizm karşıtı olmak, emperyalizme karşı savaşmak, her türlü mandaya karşı çıkıp, bağımsız bir devlet olmayı – devlet kurmayı savunmaktır. Kuvayi Milliye hareketi ile zaman için de onun önderi olan Mustafa Kemal mandaya karşı çıkıp, bağımsız bir devlet kurmayı savunduğu için Anti Empresyonisttir, bunun için SSCB hükümetince her açıdan desteklenmiştir. Bu hakikati görüp, kabul etmeyen solcu, sahte solcudur. Emperyalizme karşı olup, emperyalizme karşı mücadele etmek o günün somut koşullarında mandacılığı reddetmekti, Kuvayi milliye hareketi ile onun önderliği her türlü mandacılığı reddetti; o gün Anti Emperyalist olmanın somut ifadesi buydu.

O tarihi koşullarda mandayı reddedip, bağımsız bir devlet olmayı savunmak anti emperyalizmdir, Kuvayi Milliye hareketi ile onun önderi bu anlamda anti emperyalisttir. Devrimci sosyalist biri öncelikle bu hakikati kabul etmelidir. Nazım Hikmet, bunun İÇİN Kurtuluş savaşı destanı adlı kitabını yazmıştır.

Zaman içinde Mustafa Kemal’in öncülük ettiği Kuvayi milliye hareketi, Osmanlı Hanedanlığını yıkıp, yerine Cumhuriyeti kurmuştur.

Padişahlık yerine Cumhuriyetin kurulması önemli bir sosyal ilerlemedir, sosyalistler bunu da desteklemelidir. Padişahlık karşısında Cumhuriyeti kurmak büyük bir ilerlemedir; bunu savunmayan solcu olabilir mi? Bilmiyorum.

TBMM’yi kurup, oraya “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” diye yazan, Cumhuriyeti ilan eden Mustafa Kemal’in öncülük ettiği Kuvayi Milliye haraketi, Laikliği ilan etmiş, Harf devrimini yapmış, Kadınlarla erkekleri hukuk önünde eşit kabul edip, kadınlara seçme seçilme hakkı vermiş; bunlarda Sosyalistlerce toplumsal gelişme olarak görülüp, sonuna kadar desteklenmelidir; desteklenilmiştir de.

Cumhuriyetin toplumsal kazanımlarını böylece sayıp dökmekle bitmez ama ben anlayana bu kadar yeter diyorum. Solcu – Sosyalist biri Olan, bunlar desteklemelidir. SSCB önderleri de bunun için, Kurtuluş savaşını desteklemişlerdir.

Bilmem anlata bildim mi?

Saygılarımla

Rıza Aydın

1 Haziran 2021 Kaymak Köyü

Mission News Theme by Compete Themes.