Ali SAĞMEN Yazdı.
ALMANYA BİZİ KISKANIYOR !?
Türkiye’de en çok söylenen sözlerden birisi, Almanya veya Avrupa bizi kıskanıyor. İnternette sokak röportajlarının her üçüncüsünde, buna benzer konular yayınlanıyor. Almanya’da çalışıyorum, ya da oraya gittim, diyerek, abartılı fiyat verenler yüzde doksanı yalan söylüyor.
Göreceli olarak değerlendirme yapmak isterseniz, elinizdeki donelerin akılcı ve mantıklı dökümünü yapmak zorundasınız.
Et ve ekmeği alalım; her kaliteden ekmek var olduğunu düşünürseniz, kilo ve birim fiyatını verelim. Ekmek bir Euro dersem, ne anlamalısınız? Bir kilo ekmek düşündünüz değilmi? Ben, somun, yarım ekmek anlamında demek istedim.
Yani ekmeğin kilosu 2 Euro. Tane hesabından 80 Cent’e de ekmek var. Kilo olarak beş Euro’ya da.
Dolayısıyla ekmeğin sabit ve tek fiyatı yok. Adam yemin ediyor, 10 Euro’ya ekmek var ve halk acından ölüyor diye, bu kişi ya o ülkeyi görmemiş, ya da şarlatanlık yapıyor. İki hafta önce oradaydım. Siz gider benzinlik büfesinden taze elli gramlık ekmek alırsanız, tanesi bir Euro’ya onun üzerinden 20 rakamını çıkarırsınız.
Et konusuna gelince; et kilo fiyatı 6 Eurodan başlar 12 Euroya kadar var. Kıymanın fiyatı da yağlı olup olmamasına bağlı olarak 6 ile 8 arasıdır.
Asgari ücretli bir saat çalışarak iki kilo kıyma alabilir. Bu duruma göre Türkiye halkı Almanya’yı kıskanmalıdır.
Kıskanılacak konulardan en önemlileri yerleşim ve ulaşım alt yapısıdır. Alman bir kere yapar standart olarak tam yapar. O sisteme alışmış Türk’te bir kere tam yapar. Neden? Çünkü yasalar yapılacakları standartlara bağlamıştır. Türkiyede, üç defa yıkıp yapın yine o standarta ulaşmanız zor. Kalifiye iş gücü ve iş ahlakı uygun değil. Tek seferde dört dörtlük iş çıkaracak insanla hiç deneyimi olmayan insan bir değildir. İşine göre yani kaliteye göre para ödenir.
Karşılaştırmalı olarak kiralar; İstanbul ve Münih kiraları aynıdır. İstanbul’da dört odalı lüks semtte bir daire altmış bin TL. Aynısı München’de iki bin ile üç bin Euro’dur.
Münih belediyesindeki işçi 2500 alırsa sadece kirayı öder. Kenar semtlerde bin Euronun altında daire bulur.
İstanbul Belediyesinde çalışan işçi; 50 bin TL. Aldığını hesap edin, öyle bir dairede oturamaz. Reel olarak aldığın ücre ve oturduğun semt ve evin standartı önemlidir.
Türkiye’de elektronik ve ünlü zicir lokantalarda üçyüz metre kare alanda otuz ile kırk kişi çalıştırılıyor. Zannediliyor ki, fazla insan çalışırsa iş çabuk ve temiz olur. Sabah saatlerinde çalışan personel sayısı müşteriden çok, anlamsız biçimde hareketlilik olmasına rağmen iş bölümü sıfır düzeyde.
Siz endüşük ücret düzeyi ‘Asgari ücret’ ödeyip otuz kişi çalıştırırsanız bu işi bilmiyorsunuz demektir.
Şimdi soruyorum; aynı işi Alman ve Avrupalı resteurant on kişi ile tertemiz yürütüyorsa, kim kazançlı kim disiplinli?
Kıskanan kimdir?
Ali SAĞMEN