Coğrafyamızın gereği kışın çok kar yağar, yollar kapanır korkusuyla kışlık ihtiyaçlarımız Ekim ayında topluca yapılırdı.
1974 senesinin kışı da çok ağır olmuştu, o kış doğan bebeklerin hemen hepsi kırkını doldurmadan günde bir masumi pakımız melek olup Hakk’a yürüyordu.
Bir sabah ölümün soğuk yüzü,daha kırkını doldurmamış bacımızı , anne ve babamın yavrusunu, dede ve nenelerimin torununu, amcalarım, halam, teyze ve dayılarımın biricik yeğenlerini almak ve çocuk yaşımızda bizleri hüzüne boğmak için sabaha doğru anamın kucağındaki Sevim bacımın ruhunu sonsuza uğurlamak için kapımızı çalmıştı.
Teneşirde bacım son kez ılık suyla yıkanıp kefenlenirken annem bacımın etlerini dişleriyle koparmaya çalışıyor, yavrusunu yüreğine gömmeye çalışıyor, hepimiz hıçkıra hıçkıra ağlıyor ancak Sevim’imizi yaşatmak için elimizden hiç bir şey gelmiyordu.
Mayda ailesinin manevi babası hiç ağlamayan, her olayı soğuk kanlılığıyla çözen, kadim Dersim kültürünün son temsilcilerinden Cem ve cemaat adamı , halkın önderi Fakir amcamın hıçkırarak ağlaması cenazedeki her kesin yüreğinde derin bir sızı yaratmıştı.
Biz çocukken coğrafyamızda bebeklerimiz yoksulluktan, doktorsuzluktan ölürken şimdi her tarafta ulaşım, her tarafta sağlık çalışanı,her tarafta yoğun bakım varken anne ve babaların göz ağrıları, umutları, canları olan bebekleri yoğun bakımda bebek öldürme çeteleri tarafından üç kuruş için onursuzca katlediliyor.
Dostlukla…
OSTEOPAT cPNİ. Uzm. Fzt. İBRAHİM MAYDA